15 Aralık 2009 Salı

Notasız Dizeler


Bu akşam hiç yokken, tam yatacakken uzun zamandır müzik dinlemediğimi farkedip ağlamaya başladım.

Çalışmaya başlamadan önce her gece yatmadan hafif müzikle kitap okumaya alışkın bünyem, kendini uzun süredir ihmal edip, olur olmadık işlerle meşgul etmiş, yormuş.
Kendime en son ne zaman vakit ayırdım, ne zaman sevdiğim şarkıyı açıp birşey yapmadan onu dinledim, kitap okudum, yemek hazırlayıp film seyrettim tek başıma ya da ne zaman yapılması gereken gündelik, başkalarının benden para karşılığı beklediği şeyleri yapmanın dışında kendim için karşılıksız bir şey yaptım hatırlamıyordum ve hepsi sadece o an bir nota duymadığımdan ileri gelmişti.

Gün içinde yöneticimin içtiğim sigara sayısına karışmasına aldırış etmezken, herhangi bir çizgide yer alan notanın beni böylesine sarsacağını tahmin etmemiştim.

Bir notanın sesini ancak başka bir firmayla görüşmek için telefon ahizesini kaldırdığımda duyabiliyordum. Bir notalık değeri olmayan şeyler için kendimden uzaklaşmıştım.

O gün ağlamam bile vakit kaybıydı aslında; ertesi gün erken kalkıp, herşeyin görünüşte olduğu işime düzgün kıyafet, saç ve makyajla gitmek, enerji dolu olmak zorundaydım. Böyle zamanlarda evden çıkıp asansöre bindiğimde stop düğmesine elim gidiyor sonra da vazgeçiyor, itekleyerek toplu taşıma araçlarına binmeye çalışıyordum.

İşsizliğin günden güne arttığı bu şehirde, düzenli para kazandığım bir işte çalışmanın verdiği huzur zamanla huzursuzluğa dönüşmüştü. Elime ne geçmişti bu süreçte; para, dolayısıyla iş kıyafetleri, yemek, fatura ödemeleri. Ne götürmüştü diye sorarsam şu an zevklerimi, heyecanımı götürmüş olduğunu farkediyorum. Artık eskiden sevdiğim şeyleri hatırlayamaz, hatırlasam da vakit ayıramaz, kendini hergün yineleyen biri olmuşum.

Halbuki o kadar da test çözmüş, hafta sonlarını çocuk yaştan beri dershanelerde harcamış, sosyal alanlarla ilgilenmektense oturup ders çalışmış ve arkadaşlarımı sollayarak bir üniversiteye girmiş(!), kopya çekemediğim için biraz geç de olsa etiketim olmuştu. Tüm yapmam gerekenleri yapmış ama karşılığını kötü almıştım.

Çünkü herşeyin başından itibaren yanlış olduğunun, sonucunun da tıpkı sebebindeki zorunluluk gibi olacağının farkındaydım aslında. Yani bundan sonra ya bırakıp herşeyi istediğim gibi başlatarak sonucunu yaşayacaktım ya da güvenli sınırlar çerçevesinde sıradan hayatımı devam ettirecektim.

Yatağımdan kalktım ve zamanında bana hediye edilmiş, zaman ayrılarak hazırlanmış bir müzik cdsini takıp dinlerken hazırlayana; mutluluk için biraz cesaret gerektiğini yazıp mesaj attım.

Sinem

14 Aralık 2009 Pazartesi

Anket Sonucu

Sağ üst köşede yer alan anketin amacı; çevremizdekileri örneklem alarak anakütleyi biraz olsun tahmin edebilmekti.

Anket sorusunun amacı ise; örnek kütlenin cinselliği ailesiyle konuşup konuşamadığı, cinsellik hakkında porno dışında nerelerden bilgi aldığı idi.

Şıklarda porno olmasa dahi başka alternatifi olmayanların, buna internette yer alan yazıları okuduğunu hatırlayarak seçenler hariç, interneti seçme durumunda kaldıklarının da bilincine varmış bulunuyoruz.En fazla seçilen şık internet üzerinden olduğu da bunun bir göstergesi.

Ailesiyle konuşarak cinsellik hakkında temel bilgileri edinen kişileri merak etmekte ve asıl hedeflenen kitlenin o olduğuna dikkat çekmek istiyorum.Çünkü aile içinde cinsellik konusunda herkesin önceden ezberlenmiş rolleri olduğunu ve üstü kapalı oynandığını biliyoruz.Aileyle cinsellik hakkında ifadenin başlangıcı; birlikte film izlerken öpüşme sahnesinde çocuklarının gözlerini kapatmak ile torun istemeye varan bir sıçrayışta son bulur.Aradaki boşluğu çocuklar nasıl doldurursa doldursun diye bakarlar, utanırlar konuşmaya, torunu nasıl istediklerini soramayacak kadar bilgi edinmiş çocuklarına karşı.İşte bu aradaki boşluğu ne yazık ki pornodaki sapkınlıkları temel alarak, arkadaşlarının yanında sırf kendini kanıtlamak için bir duygu olmadan para vererek yaşanan cinsellikler ile ileride erken boşalmanın temelini atarak başlıyorlar.Yani öpüşme sahnesinde gözlerini kapattıktan sonra açtığında ondan nasıl çocuk bekleniyorsa, onlar da cinselliği arada boşluk olmadan, sevişme olmadan, birden, tek hedefe, boşalmaya yönelik yaşıyor, geçiyorlar.

Temelini nerden aldığımız bir konu bu kadar önemliyken, çocuğunu herşeyden korumaya çalışan aile bu boşlukta yer almıyor malesef toplum baskısından, yetiştiriliş tarzından.Bu şekilde konuşmamaya devam edildiği sürece aileler çocuklarını daha fazla korumaya ihtiyaç duyacaklar gibi geliyor.

Sinem

Benim Şehrimde



Benim şehrimde; insanlar balkonlarını yıkamazlar. Zaten bakonları o denli küçüktür ki evlerin, bir kova suyla seller yaşanır.

Benim şehrimde; pencerelerin perdeleri açılmaz gündüzleri bile. Görmek ya da görünmek istemezler çünkü.

Benim şehrimde; karanlık basmadan yakılmaz ışıklar. Fazla elektrik kullanmamak için erken yatar insanlar.

Benim şehrimde; geceleri ders çalışır çocuklar. Gündüzleri severler çünkü, istenmeyen işler hep gece yapılır.

Benim şehrimde; bütün evleri aynı renk boyarlar, insanlar yakın olsun diye.

Benim şehrimde; bisiklete binmeyi, yürümeyi özler insanlar. Özlemlerine ulaşınca da şehrimi özlerler.

Benim şehrimde; yağmur yağar insanların içine, insanların içinde.

Benim şehrimde; yalan söylemez insanlar. Herşeyi doğru sanır, yalana inanırlar.

Benim şehrimde; insanlar bilmez aşık olmayı. Herkes kendine aşıktır, kendini suçlar aşkı tanımıyor diye.

Benim şehrimde; yeşil de azdır mavi de. Ama bembeyaz bir özgürlük vardır alabildiğine!

Benim şehrimde; herkes kendi şehrini yaratır. Yaratılanlar tek olur, şehrim büyüdükçe küçülür, cebimde taşırım onu.

Benim şehrimde; herşey benimdir, herşey “BEN”imdir!

Simsiyah