19 Kasım 2009 Perşembe

Sayı 2 : Eğlence mi? O ne?

İnsandan insana, hatta bazen aynı bünyede zamana ve mekana bağlı olarak bile değişebilen bir halet-i ruhiye bence… Aynı insan evladı bir gün herkesin ayakta seviştiği bir yerden zevk alırken, ertesi gün sadece çay içebileceği bir yerden olmaktan mutluluk duyabilir… Ya da bugün Metallica dinleyip kendinden geçerken, yarın serdar ortaç abimle oryantal yapabilir… İnsan bu yani, her şeyi beklemek lazım derim ben…

Cuma, Cumartesi günleri öyle iplerini koparmış gibi Taksim’i istila edip de, telefonda hararetli hararetli konuşanlar, koşar adım yürüyenler, allengirli yerlere yetişmiyorlar… Gittikleri yerleri allengirli yapan insanlara yetişmeye çalışıyorlar… O adamlar çok mu matah peki? Yooo, gündüzleri plazalardaki işlerinde takım elbiselerle çalışıp, üstlerindeki iki kuruşluk adamlara yalakalık yapan işletme fakültesinin en parlak mezunları... Hafta sonu akşamları “biz bu değiliz aslında, çok acayip eğleniyoruz, marjinal adamlarız bildiğiniz gibi değil” demek için kendilerini Taksim’e atıyorlar. Ki aslında Taksim’den de pek hazetmiyorlar, çoğunlukla da gece 11 den sonra bütün sokaklarından korkuyorlar. Mekanı o kadar allengirli kılan da zannımca hep aynı güruh, anlaşıp anlaşıp gidip her hafta başka yerlerde dağıtıp orayı “çok acayip bi yer” statüsüne sokuyorlar.

Mekan, neresi olursa olsun, içerde nasıl bir müzik ya da benzeri çalıyor olursa olsun, nasıl bir alkol ya da bolca sulu bira olursa olsun fark etmiyor, en önemlisi oraya beraber gittiğin insanların potansiyel enerjisi ve bi araya gelindiğinde vücutta 0,5 promile yükseltilen alkolün de etkisiyle oluşan kinetik enerjidir. Zaten yasal promil geçildikten sonra çalan müziğin, tuvaletin ne kadar pis olduğunun, miller şişesine bok varmış gibi tıkılan güzelim limonun, kızların gerizekalı gibi Cumartesi akşamı bile topuklu ayakkabı giymesinin, arada mekana uğrayıp bikaç bira içen ve hesabı kakalayan bazı asalak arkadaşların hiç önemi yoktur. Kimse kimsenin söylediğini duymaz, dinlemez de zaten. O mekandaki muhabbet konuları yazılı olmayan kurallar gibidir. İçilenin markası, kızlar arasındaki tuvalete beraber gitme seremonileri, boktan dedikodular ve etraftaki tek gecelik bedenler… Ama her şeye rağmen o an her şey müthiş eğlencelidir, etrafındaki herkes arkadaşındır, biraz sonra daha neyin olcak belli değildir. Aslında şu karşıda sevgilisiyle dans edip sana da göz kırpan kadın/adam da fena değildir. Ammmaaaannnn ne önemi vardır v.s...

Gecenin sonunda da evet birileri kusuyor, birileri bambide ıslak hamburger yiyor (eskiden aynı kadro çorba içerdi), birileri kenarda köşede uyukluyor, birileri ümraniyedeki evine gitmemek için beşiktaşta oturan arkadaşına ufaktan yem atıyor, birileri bardaki 2 bira ısmarladığı sarışını götüremedi diye kendine bok sürdürmemek için “gol atamadım ama iyi oynadım” edebiyatı yapıyor, birileri sarhoşluğa sığınıp bol bol saçmalıyor, birileri de oturup bunları izleyip not alıyor olur (benim gibi).

Sonrası mı? Sonrası; bütün gece sigara içmiyor dahi olsan, çiğnemiş gibi hissettiğin izmaritler yüzünden iç organlarının bile sigara koktuğu hissi, içip içip mal gibi zıplamaktan mütevellit kana 5 kat hızla karışan sulu biranın yan etkisi olan baş ağrısı, üst üste yediğin birbirinden alakasız yağ deposu yiyeceklerden bulanan bir mide, insan olanın girmeyeceği kadar sıkışık bir bodrum katında ite kaka adına dans dediğin şeyi yapmaktan kramp girmiş bir vücutla uyandığın bir Pazar sabahı... Kendine gelebilmek için şekerli çay ve tuzlu peyniri ilaç niyetine yuttuğun bir kahvaltı ve baş ağrısını daha da arttıran magazin programlarıyla ayılmaya çalışan metobolizma, tam kendine gelmişken bu sefer de piç olan Pazar günü için ağlayıp yeniden iş stresine kendini hazırlar. Tüm bunlardan sonra sorarsan ki “Bu mu yani eğlence?” diye; küfürlerden yapılmış zincirleme isim tamlamalarını duymak kaçınılmazdır. Pehh! Boşver be hacım, evde yayılıp film izlemek gibisi yok!

Simsiyah

1 yorum:

  1. film demişken, bi ara şu elm sokağında kabus serisini izleyelim :)

    gayet güzel olmuş genç, eline sağlık :)

    --çağlar--

    YanıtlaSil